Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar Konya Büyükşehir Belediyesi’nin daveti üzerine Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı’na (COP29) katıldı.
Bu yıl 11-22 Kasım tarihleri arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’nün ev sahipliğinde Türkiye başta olmak üzere yaklaşık 100 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı konferansta Özçınar, “İklim Değişikliğiyle Mücadelede Yerel Yönetimlerin Rolü” başlıklı panele katıldı.
Konferansta Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar, Türk Dünyası Belediyeler Birliği ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Bosna Hersek Brcko Belediye Başkanı Zijad Nisic, Azerbaycan Şehir Belediyeleri Birliği Başkanı Temraz Tagiyev, Özbekistan Yükseliş Ulusal Kurumu Başkan Danışmanı Umid Rajabov, Makedonya Kalkandelen Belediyesi Başkan Vekili Muhammet Mustafa yer aldı.
13 Kasım 2024 tarihinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleşen panelde yerel yönetimlerin iklim değişikliğiyle mücadelesinde girişimlere değinilerek, gelecek için stratejiler tartışıldı.
Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar panelde yaptığı konuşmada Dünyadaki küresel ısınmanın yerel yönetimlere ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne etkisi adlı iki ana başlığa yer verdi.
Dünyadaki Küresel Isınmanın Yerel Yönetimlere Etkisi;
Küresel ısınma, yerel yönetimler üzerinde birçok önemli etki yaratmaktadır. İklim değişikliği ve küresel ısınmanın yol açtığı çevresel, ekonomik ve toplumsal değişiklikler, yerel düzeyde alınması gereken önlemleri ve uygulamalarını doğrudan etkilemektedir. Küresel ısınmanın yerel yönetimlere olan etkilerinin bazı ana başlıkları:
- Altyapı ve Şehir Planlaması
- Sel ve Su Baskınları: Küresel ısınma, deniz seviyelerinin yükselmesine ve ekstrem hava olaylarının artmasına yol açmaktadır. Bu, özellikle sahil bölgelerinde yerel yönetimleri sel ve su baskınlarına karşı daha dayanıklı altyapılar kurmaya zorlamaktadır.
- İklime Dayanıklı Altyapı Geliştirilmesi: Yerel yönetimler, ısınan hava koşulları ve aşırı hava olaylarına karşı dirençli altyapılar inşa etmek zorunda kalmaktadır. Örneğin, binaların enerji verimliliğini artırmak ve suyun etkili yönetilmesini sağlamak gibi projeler gündeme gelmektedir.
- Sağlık
- Sıcak Hava Dalgaları: Artan sıcaklıklar, aşırı sıcak hava dalgalarına neden olabilmektedir. Bu durum, özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olan bireyler için sağlık risklerini artırmaktadır. Yerel yönetimler, sıcak hava dalgaları sırasında halk sağlığını korumak için önlemler almak zorundadır. Bu önlemler arasında soğuk hava merkezleri açmak, sağlık bilinci oluşturmak ve hava kirliliği ile mücadele etmek yer alabilir.
- Yeni Hastalıklar ve Salgınlar: Küresel ısınma, bazı hastalıkların yayılmasını tetikleyebilir. Örneğin, sıcaklık artışı ve suyun kirlenmesi, su kaynaklı hastalıkların ve vektörle taşınan hastalıkların artmasına neden olabilir. Yerel yönetimler, bu hastalıkları engellemek için sağlık altyapısını güçlendirmelidir.
- Tarım ve Gıda Güvenliği
- Tarım Üretimi Üzerindeki Etkiler: Küresel ısınma, tarım alanlarında verimliliği olumsuz etkileyebilir. Yerel yönetimler, çiftçilere uyum sağlamaları için destek olmalı ve tarımda sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmelidir. Örneğin, su tasarrufu sağlamak için yerel sulama sistemlerini iyileştirme, iklim dostu tarım tekniklerini teşvik etme gibi adımlar atılabilir.
- Gıda Tedarik Zinciri: Tarımda yaşanacak olası verim kayıpları, gıda fiyatlarında artışa ve tedarik zincirinde aksamalara yol açabilir. Bu durum, yerel yönetimlerin gıda güvenliğini sağlamak için farklı stratejiler geliştirmesini gerektirir.
- Su Kaynakları ve Yönetimi
- Su Kıtlığı: Küresel ısınma, bazı bölgelerde su kaynaklarının azalmasına neden olabilir. Yerel yönetimler, suyun verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak, suyun kirlenmesini engellemek ve su yönetimini iyileştirmek için politikalar geliştirmek zorundadır.
- Su Arıtma ve Dağıtımı: Su kaynaklarının azalması ve kirlenmesi, yerel yönetimlerin su arıtma altyapısını güçlendirmeyi ve suyun adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamayı zorunlu kılmaktadır.
- Doğal Afetler ve Acil Durum Yönetimi
- Fırtınalar ve Kasırgalar: Küresel ısınma, şiddetli fırtına ve kasırga olaylarının sıklığını ve şiddetini artırabilir. Yerel yönetimler, afetlere hazırlıklı olmak, erken uyarı sistemleri kurmak, evleri güçlendirmek ve afet sonrası hızlı müdahaleyi sağlamak için önlemler almalıdır.
- Orman Yangınları: Yüksek sıcaklıklar ve uzun süreli kuraklıklar, orman yangınlarının artmasına neden olabilir. Yerel yönetimler, bu tür felaketlerin etkilerini azaltmak için orman yönetimi ve yangınla mücadele stratejilerini güçlendirmelidir.
- Ekonomik Etkiler
- İşsizlik ve Ekonomik Zorluklar: Küresel ısınma nedeniyle bazı sektörler, özellikle tarım, turizm ve inşaat gibi iklim koşullarına duyarlı sektörler zarar görebilir. Yerel yönetimler, bu olumsuz etkileri hafifletmek için iş gücü piyasasını desteklemeli, yeni iş alanları yaratmalı ve yerel ekonomileri çeşitlendirmelidir.
- Enerji Tüketimi ve Fiyatlar: Sıcaklık artışı, enerji talebini artırabilir. Soğutma ihtiyacı arttıkça enerji tüketimi yükselir ve bu da yerel yönetimlerin enerji fiyatlarıyla ilgili politikalar geliştirmesini gerektirir.
- Göç ve Toplumsal Zorluklar
- İç Göç: Küresel ısınma, özellikle tarım ve yaşam koşullarının kötüleştiği bölgelerden iç göçü tetikleyebilir. Bu, yerel yönetimlerin yeni gelen nüfusu barındıracak konut ve hizmet altyapısını sağlamalarını gerektirir.
- Sosyal Adalet ve Eşitsizlik: Küresel ısınma, en çok düşük gelirli ve savunmasız toplulukları etkiler. Yerel yönetimler, iklim değişikliğiyle mücadelede toplumsal eşitsizlikleri azaltmak için sosyal politikalar geliştirmelidir.
- Karbon Ayak İzi ve Sürdürülebilirlik
- Sıfır Emisyon Hedefleri: Yerel yönetimler, küresel ısınmanın etkilerini azaltmak amacıyla sıfır karbon emisyonu hedefleri belirlemeli ve buna yönelik ulaşım, enerji üretimi, inşaat gibi alanlarda sürdürülebilir projeleri hayata geçirmelidir. Elektrikli araçlar için altyapı geliştirmek, yeşil binalar inşa etmek ve yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik etmek bunlara örnektir.
- Yeşil Alanlar ve Ekosistemler: Şehirlerin daha yeşil hale getirilmesi, yerel yönetimlerin iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir aracıdır. Ağaç dikme, parklar ve yeşil alanlar oluşturma, doğal ekosistemlerin korunması gibi adımlar atılabilir.
Sonuç:
Küresel ısınma ve iklim değişikliği, yerel yönetimler için ciddi bir meydan okumadır. Bu sorunla başa çıkabilmek için yerel yönetimlerin çevresel sürdürülebilirlik, halk sağlığı, ekonomi ve toplumsal refah alanlarında etkili politikalar geliştirmesi gerekmektedir. Yerel yönetimler, aynı zamanda merkezi hükümetlerin yanı sıra uluslararası işbirlikleri ile de bu sorunun üstesinden gelmeye çalışmalıdır.
Dünyadaki Küresel Isınmanın Kıbrıs’a Etkisi;
Küresel ısınmanın Kıbrıs’a etkileri, adanın iklim yapısını ve ekosistemini büyük ölçüde değiştirebilir. Kıbrıs, Akdeniz Bölgesi’nde yer aldığı için sıcaklıkların artması, kuraklık, su kaynakları üzerindeki baskılar, deniz seviyesi yükselmesi gibi çeşitli çevresel sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Küresel ısınmanın Kıbrıs’a etkilerinin bazı önemli boyutları:
- Sıcaklık Artışı ve İklim Değişiklikleri
Küresel ısınmanın en belirgin etkisi, Kıbrıs'ta sıcaklıkların artmasıdır. Bu, özellikle yaz aylarında sıcaklıkların daha da yükselmesine ve kış aylarında ise daha ılıman hava koşullarına yol açabilir. Kıbrıs’ın Akdeniz iklimine sahip olması, yazın aşırı sıcaklar ve kışın nispeten ılıman hava koşulları bekleniyor. Ancak uzun vadede bu sıcaklık artışı, sıcak hava dalgalarının sıklığını artırabilir.
- Kuraklık ve Su Kıtlığı
Kıbrıs, su kaynakları açısından zaten sınırlı bir ada. Küresel ısınma ile artan sıcaklıklar ve değişen yağış düzenleri, adadaki su kıtlığını daha da kötüleştirebilir. Kış mevsiminde yağışların azalması ve yazın daha fazla buharlaşma, içme suyu ve sulama için gerekli su kaynaklarının azalmasına yol açabilir. Bu durum, tarımı ve halk sağlığını doğrudan etkileyebilir.
- Tarım Üzerindeki Etkiler
Küresel ısınma, Kıbrıs’ın tarım sektörünü de tehdit etmektedir. Artan sıcaklıklar ve daha fazla kuraklık, özellikle zeytin, narenciye gibi geleneksel Akdeniz ürünlerinin yetiştirilmesini zorlaştırabilir. Aynı zamanda, yeni hastalıklar ve zararlılar da bu koşullar altında daha yaygın hale gelebilir.
- Deniz Seviyesi Yükselmesi
Küresel ısınmanın neden olduğu buzulların erimesi ve deniz suyu sıcaklıklarının artması, deniz seviyelerinin yükselmesine yol açabilir. Kıbrıs'ın kıyı bölgelerinde bu, deniz seviyesinin yükselmesi ve kıyı erozyonunun hızlanması gibi sorunlara yol açabilir. Bu, özellikle turizm açısından önemli olan sahil kasabaları ve altyapı projeleri için risk teşkil edebilir.
- Ekosistem ve Biyoçeşitlilik
Küresel ısınma, Kıbrıs’taki yerel ekosistemleri ve biyoçeşitliliği de tehdit edebilir. Artan sıcaklıklar, bazı bitki ve hayvan türlerinin yaşama alanlarını değiştirebilir veya yok olmasına yol açabilir. Ayrıca, daha sıcak ve kurak koşullar, orman yangınları gibi ekosistem tahribatlarına neden olabilir.
- Turizm Üzerindeki Etkiler
Kıbrıs, turizm açısından önemli bir destinasyon. Küresel ısınma, tatil sezonlarının değişmesine, sıcaklıkların artmasına ve iklimin daha kuru hale gelmesine yol açarak turizm sektörünü olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, deniz seviyesi yükselmesi ve kıyı bölgelerinde yaşanabilecek tahribat, plaj turizmini tehdit edebilir.
- Sağlık Sorunları
Sıcaklıkların artması, Kıbrıs’ta insan sağlığını da tehdit edebilir. Özellikle yaşlı nüfus, aşırı sıcaklardan ve hava kirliliğinden daha fazla etkilenebilir. Ayrıca, daha sıcak iklimler, sıtma gibi enfeksiyon hastalıklarının yayılmasını tetikleyebilir.
- Biyolojik Çeşitliliğin Azalması
Artan sıcaklıklar, bazı yerel bitki ve hayvan türlerinin habitatlarını tehdit edebilir ve bu da biyoçeşitliliğin azalmasına yol açabilir. Örneğin, Kıbrıs’taki bazı endemik bitki türleri, iklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışlarından ve kuraklık nedeniyle zarar görebilir.
Sonuç olarak:
Küresel ısınma, Kıbrıs’ı çevresel, ekonomik ve sosyal açıdan önemli şekilde etkileyebilir. Bu etkilerin azaltılabilmesi için karbon salınımını azaltmaya yönelik global ve yerel politikalar uygulanmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmalı ve su kaynakları yönetimi gibi önlemler hayata geçirilmelidir. Adanın iklimsel ve çevresel özellikleri göz önünde bulundurularak sürdürülebilir kalkınma planları oluşturulmalıdır.